27 Ekim 2009 Salı

Paris'te 2. Günümüz

Ömer sabah erkenden eğitime gitti. Bugün Ömer'in ben yokken gezdiği Sacre Coeur Katedraline gitmeye karar verdim. Öğlene kadar orayı gezip, sonra Ömer'le buluşacaktım.Bu gezide metro ve şehir haritaları ayrılmaz parçalarım oldu diyebilirim.

Otele çok yakın olan süpermarketten kahvaltı niyetine yiyecek ve içecek bişeyler alıp metroya indim.

Katedral Montmarte'deydi. Metrodaki bilet gişesinden detaylı bir Paris haritası istedim. Bu haritada hem cadde ve sokak isimleri hem de metro hatları bilgileri bulunuyor. Metrodan çıkınca çok şenlikli bir sokakta buldum kendimi. Hediyelik eşyacılar, cafeler, alışveriş yapan insanlarla doluydu cadde.Burdaki dükkanlardan güzel bir kaç hatıra eşyası aldım...

Sacre Coeur sokağın sonunda görünüyordu. Katedralin beyazlığı güneşte insanın gözlerini kamaştırıyordu. Burası Paris'in en yüksek noktası ve bu nedenle güzel bir manzarası var. Katedrale ulaşmak için bitmek bilmeyen merdivenleri çıkmam gerekti. Burada ellerindeki Eiffel Kulesi anahtarlıklarını satmaya uğraşan bolca zenci satıcı ile karşılaştım.Kibarca "hayır, istemiyorum" deyince rahatsız etmiyorlar. Katedrale çıkan 2. katta geniş merdivenlere oturup bir süre Arp çalan bir müzisyeni dinleyip Paris manzarasını izledim. Bir iki fotoğraf çekip yukarı çıktım. Katedral diğer kiliseler gibi kasvetli değildi. Beyaz rengin verdiği huzurdan mı kaynaklanıyor acaba?

Katedralin bahçesinde turistlerin portrelerini çizen sokak ressamlarına rastladım. Montmarte'ye yakın bir yerde sokak ressamlarının yoğun oldu ressamlar tepesi bulunuyor.Bölgeyi gezdikten sonra Ömer'le buluşmak üzere yola çıktım.

Bir metrodan inip diğerine bindim ve tesadüfen Ömer'le karşılaştık :) Beraber Eiffel kulesine gitmeye karar verdik. Eiffel kulesini görmeden önce bir demir kulenini neden insanların ilgisini çektiğini merak ederdim, anlam veremezdim. Fakat gördükten sonra bu kadar büyük bir kulenin, demirden parçalarının birleşme şekilleri, ışıklandırılınca aldığı görüntünün olağanüstü olduğunu farkettim.Kule dünyanın en çok ziyaret edilen paralı anıtı imiş.324 metrelik bu kule rüzgarla birlikte 6-7 cm kadar yana yatıyormuş ve güneşten dolayı 18 cm'ye kadar genleşiyormuş. Kule ismini, tasarımını yapan  Gustave Eiffel'den almış.
Eiffel kulesinde bolca fotoğraf çekindikten sonra Paris'in ünlü opera binasını görmeye gittik. Burda bir opera izlemek istedik fakat pariste olduğumuz tarihlerde bilet bulamadık.

Opera binasının bir iki cadde ilerisinde Paris'in en ünlü alışveriş merkezi olan La Fayette'e gittik. Hayatımda gördüğüm en göz alıcı alışveriş merkeziydi. Bir sarayın çarşı haline getirildiği hissine kapıldım.Mağazanın tavanı kubbe şeklindeydi. 4 katlı olan binanın her bir katın balkonlarının dışa bakan yüzü ince ve renkli desenlerle süslenmişti. ilk katın orta bölümde kozmetik markalarının standları vardı. Buradaki tüm satış temsilcileri çok bakımlı ve güzeldi.
Üst katlarda dünyanın en ünlü markalarının mağazalarını bulabilirsiniz. Fiyatlar çok çok yüksek normal olarak.

La Fayette'den ayrıldıktan sonra hiç bir avrupa seyahatimde gitmeyi ihmal etmediğim H&M mağazasına uğrayıp bir iki ufak alışveriş yaptım. Ve çoktan gece olmuştu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder