6 Ağustos 2009 Perşembe

İspanya, Barcelona-2

Barcelona'da 2. Günümüz. Sabah erkenden kalkıp Park Guell'e gitmeye karar verdik. Bu park ta Gaudi tarafından yapılmış. Otele yürüme mesafesinde olduğunu söyledi resepsiyonist. Harita eşliğinde daha kahvaltımızı bile edemeden yürüdük, yürüdük, yürüdük... Çok da yakın değilmiş aslındaa! Yolda kahvaltı için yiyecek bişeyler aldık marketten.

Park Guel daha kapısından girmeden bir sanat eseri ile karşılaşacağını hissettiriyor insana. Gaudi'nin epey boş vakti varmış diyoruz içimizden ve tüm bunları nasıl düşündü, tasarladı ve uyguladı diye düşünmeden edemiyoruz. Mozaiğin yoğun olarak kullanıldığı bu park kale surlarına benzer duvarlarla çevrili. duvarların üstü rengarenk mozaiklerle süslü.


















Ön avluda mozaikle kaplı koca bir kurbağa heykeli, havuz ve çeşme bulunuyor. Basamaklardan çıkınca sütunlarla çevrili, tavanı yine renk renk mozaiklerl işli bir alana ulaşıyoruz. Burada müzik dinletileri yapılıyor konserler veriliyormuş. Biz de flamenko gitar dinletisine rastladık burda ve çok hoşumuza gitti...










Park Guell'de o gün farklı bir etkinlik daha vardı. Uluslararası bir sanat projesinin ortasında bulduk kendimizi. Sanatçıları anmak için ve sanatın evrenselliğini dile getirmek amaçlı bir projeydi.
Bu parkta da Gaudi'nin üslubu ile farklı milletlerden insanlardan büyük yuvarlak bir resmi boyamalarını rica ediyorlardı. Bende de az buçuk ressamlık var ya hemen olaya girdim tabii :) Yalnız yorgunluktan olsa gerek boyamam gereken kısmı biraz taşırdım. :) Ardından da resmin ortasındaki bölüme imzamı çakıp, anı defterine hislerimi döktüm :)



Park Guell'in arka bölümleri de yine gaudi'ye özgü köprüler, geçitlerle süslenmişti.
















Park'ın bahçesindeki müzede Gaudi'nin mobilya tasarımlarını görme şansım oldu. Gaudi'yi takdir ve tebrik ediyorum. Önünde saygıyla eğiliyorum. İşte yaratıcılık budur diyorum...

Parkın karşısındaki dükkandan 2 yelpaze ve bir de flamenkocu kadın biblosu alıp Catalunya meydanına doğru yola çıktık. Yolda rastladığımız dükkanlardan şu ünlü kurbağa'nın magnetlerinden alıp yolumuza devam ettik.

Öğlene doğru hava iyice ısınmıştı. Heralde sıcaklı 30 -32 derece civarıydı.Kendimizi serin bir yerlere atmak için sabırsızlanıyorduk.







Limanda büyük bir kapalı alanda devasa bir akvaryum olduğunu duymuştuk. Hatta bir kaç yerde gördüğümüz reklamlarında "Akvaryumu görmediyseniz Barselona'yı görmemişsiniz demektir" yazıyordu. Önce metroya bindik. Barselona'da 8-10 tane metro hattı var. Hangisinden inip nereye bineceğimizi bulmak ise bulmaca çözmek gibiydi. Herbirimiz 7.5 Euro'ya aldığımız 10 kontörlük biletle 3 gün boyunca Barcelona'da gezdik. Her neyse Catalunya meydanında metrodan inip Limana kadar yürüdük. Akvaryuma bitişik bir alışveriş merkezinde biraz soluklanıp bir iki mağaza baktık. Burdan harika 2 kemeri çook ucuza aldımmm :)
Akvaryum övdükleri kadar varmış. Denizin altında cam bir fanus içinde hissettik kendimizi. O derece büyüktü yani. Köpekbalığı, güneşbalığı, penguen, ahtapot, vb aklıma gelecek her türlü deniz canlısını gördük herhalde...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder